PENİS BÜYÜTME AMELİYATINDAN SONRA İDRAR KAÇIRMA OLABİLİYOR.. PEKİ NEDEN? İDRAR KAÇIRMA OLURSA NE YAPMALI, NASIL TEDAVİ EDİLMELİ?

Penis büyütme ameliyatından sonra bugüne kadar 8-10 hastada kısa süren idrar kaçırma sorunu yaşadık. Bu olay genellikle kısa sürüyor ve 1 hafta sonunda kendiliğinden düzeliyor.

Bugüne kadar sadece 1 hastamızda 2 aya yakın bu şikayet devam etti. Biz de hastaya gereken tüm konmsültasyonları isteyip, gereken tüm tetkikleri, filmleri yaptırdık. Sonunda idrar kaçırmanın sebebini öğrendik. Bu sorunun ameliyat tekniği ile hiç alakası yok. Tamamen stres ile ilgili bir durum. Aşağıdaki videoyu izleyiniz.

Penis büyütme ameliyatından sonra idrar kaçırma.. Can sıkıcı ama geçici bir sorun..

Penis büyütme ameliyatından sonra idrar kaçırma sorunu neden olur? Nasıl tedavi edilir?

"DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAYALIM"

Hastalarımızın en sık sordukları sorudur bu.. Penisi büyütmeye çalışırken hepten erkekliğimizden olmayalım derler. Böyle bir endişeniz olmasın..

Bu ameliyat, belki de plastik cerrahideki en güvenli ve en enteresan ameliyattır; çünkü yapılan işlem penis büyütmedir ama bunu penise dokunmadan yaparız. Uzatma yapılırken penisin arkasında bulunan asıcı bağı kesiyoruz; penisin kendi dokusuna dokunmuyoruz. Kalınlaştırma yapılırken de penisin ciltaltına yağ enjeksiyonu yapıyoruz. Yani tüm ameliyat, tamamen penisin çevresine yapılıyor, penis dokusuna dokunulmuyor.

Şunu unutmayınız, penis büyütme ameliyatında penis dokusu bir bütün olarak, bütünlüğü bozulmadan, dışarı doğru kaydırılır. Penisin hiç bir damarı, siniri ameliyat sırasında zarar görmez. Bu yüzden ameliyat sırasında penisin bir zarar görmesi mümkün değildir.

Diğer yandan biz klinik olarak tüm ameliyatlarımızı video kayda alıyoruz. Dilerseniz daha sonra ameliyatınızı izleyebilirsiniz. Tüm yapılanlar dökümante edilmektedir.

Hocam, dikişi yorgan gibi dikmişsiniz!!!

Hastalarım 3. gün pansumanı açınca bazen bana mesaj atıyor.. "Hocam iyi iş çıkarmışsınız, elinize sağlık..", "Hocam yerel ligden süper lige terfi etmişim sayenizde.." gibi.. Bir gün bir hastam şöyle bir mesaj attı: "Hocam dikişi nasıl atmışsın! Yorgan dikişi gibi dikmişsin, çok kötü..." Evet, yorgan dikişi gibi dikiyorum ama sor bakalım neden böyle dikiyorum?

Hastamın dikişe "yorgan dikişi" demesinin sebebi yara dudaklarını kabartarak dikmem yüzünden. Bu bir dikiş tekniğidir ve tıpda "everte dikiş" yada tam adıyla "Continious horizontal matress" olarak bilinir. Bazı bölgelerde özellikle yara dudaklarını dışarı doğru kabartarak dikeriz, çünkü yara o bölgede iyileşirken çökecektir. Dikişi kabartarak dikerseniz yara iyileştikten sonra o kabarıklık azalır ve dikiş izi çevresi ile hemzemin olur. Böylece olabildiğince belirsizleşir. Eğer başta dikişi kabartmadan (çevresi ile aynı seviyede) dikseydik, yara iyileşirken çöker ve çukur bir iz kalırdı. Bu yüzden bu ameliyatta ameliyat yerini dikerken özellikle "yorgan gibi" dikiyoruz. Bu dikiş tekniğini aşağıdaki videoda görebilirsiniz. Video öğretme amaçlı olduğundan dikiş biraz kaba atılmış.

Continious horizontal matress dikiş...

İki penis büyütme ameliyatı var: 1) Klasik asıcı bağın kesilmesi tekniği ve 2) Perovic tekniği. Bu iki tekniğin arasındaki farklar nedir?

1) Klasik asıcı bağın kesilmesi tekniği (uyguladığımız teknik budur):

1) Klasik asıcı bağın kesilmesi tekniği: Bu tekniğin özü penisin içeride kalan kısmını dışarı kaydırmaktır. Bunun için penisi leğen kemiğinin önünde tutan asıcı bağ kesilir. Penis dokusu blok olarak olduğu gibi dışarı kaydırılır. Anlaşılacağı gibi araya bir parça eklenmediği için bu ameliyatın başarısı tamamen penisin boyu ile orantılıdır. Penis ne kadar iri ise uzama da o kadar iyi olur. Diğer yandan araya bir parça eklenmediği ve ameliyatın başarısı penisin boyu ile orantılı olduğundan bu teknik mikropenis vakalarında işe yaramaz. Tecrübeme göre ereksiyonda penis boyu 9 cm den kısa ise bu ameliyat pek işe yaramamaktadır. Klasik tekniğin bir iyi yanı ise son derece güvenli olmasıdır. Penis dokusunun bütünlüğü bozulmaz ve penis dokusu blok olarak tek parça, dışarı kaydırılır. Bu yüzden son derece güvenli bir yöntemdir.

Özetlersek klasik teknik, son derece güvenlidir, penis dokusunun bütünlüğünü bozmadan tek parça dışarı kaydırarak uzama sağlar, ama penis ne kadar iri ise o kadar iyi sonuç alınır, küçük penis vakalarında, mikropenisde işe yaramaz..

2) Perovic tekniği (bu ameliyatı çok riskli olduğundan yapmıyoruz):

2) Perovic tekniği: Perovic yönteminde ise penis dokusu ikiye ayrılır (bu sırada sırt tarafında damarlar ve sinirler, alt tarafta da idrar yolu korunur) ve araya kaburgalardan alınan kıkırdak parça konur. Bu kıkırdak parça genellikle penis başı ile penis gövdesi arasına konur. Uzamayı sağlayan şey, bu araya konan kıkırdak parçadır. Araya parça konduğundan, bu teknik mikropenis vakalarında bile işe yarar. Ereksiyonda penis boyu isterse 5 santim olsun, 2-3 santim uzama sağlanabilir. Diğer yandan, penis dokusu ikiye kesildiğinden çok tehlikeli bir ameliyattır. Penis başının kan dolaşımı bozulabilir ve penis başı kaybedilebilir. Yöntemi tarif eden cerrahın (Dr. Perovic) makalelerinde bile penis başı kaybedilmiş vakalardan bahsedilmektedir. Mikropenis vakalarında bile işe yaramasına rağmen o kadar riskli bir ameliyattır ki, dünyada pek yaygınlaşmamıştır. Bu yüksek riski sebebi ile biz de bu ameliyatı uygulamamaktayız.

Özetlersek, Perovic tekniği, penisin dokusu ikiye kesilip araya kıkırdak parça konan, bu yüzden çok riskli bir tekniktir. Penisi uzatayım derken penis başının kaybına yolaçılabilir. Diğer yandan araya parça konarak uzatma sağladığından ameliyatın başarısı penisin kendi boyunun büyüklüğüne bağlı değildir, mikropenisli vakalarda bile uzatma sağlanabilir..

Bir cerrah, eğer asıcı bağı kesmiyorsa (klasik yöntem) yada penisi bir bölgede kesip araya kıkırdak parça eklemiyorsa (perovic tekniği) uzatma yapmıyor demektir. Bu yüzden asıcı bağı kesmiyoruz, penisi alt taraftan uzatıyoruz diyenlere inanmayınız. Yok öyle bir teknik..

Topaklanma meselesi...

Hastaların (eskiden) sıkça şikayet ettikleri bir konu, ameliyattan sonra yağ enjekte edilen yerlerde, yağda topaklanma olmasıydı. Ameliyattan bir kaç ay sonra bu topaklanmalar oluşursa, nohut tanesi gibi ele geliyordu. Bu sorunu önlemek için bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor.

Öncelikle aşağıdaki fotoğrafa bakınız. Burada yağın enjeksiyon için hazırlanışını görüyorsunuz. İki enjektörün arasına takılan bir ara parça sayesinde bu iki enjektör birbirlerine bağlanır. Yağ dokusu bir enjektörden diğerine geçirilerek inceltilir; yani yağ dokusu ezilir.

Yıllar içinde edindiğimiz tecrübeye göre bu inceltme işlemi ne kadar iyi yapılırsa topaklanma o kadar az görülüyor. Yani yağın iyice ezilmesi önemli. Bu noktada iki enjektör arasına konan ara parçanın ortasındaki deliğin ince olması çok önemlidir. Eğer deliği ince bir ara parça ile yağ doku inceltilirse topaklanma görülmüyor.

Aşağıdaki fotoğrafa bakınız. Soldaki, ortasındaki deliği geniş ara parça, eskiden kullandığımız ara parçadır. O dönemde hastalarımızda topaklanma oluyordu. Artık sağdaki, deliği çok ince ara parçayı kullanıyoruz. Vakalarımızda uzun zamandır topaklanma görmüyoruz.

Enjekte edilen yağ, iyi inceltilirse ve enjekte edilirken ciltaltı dokuya güzelce dağıtılırsa topaklanma olmuyor.

Penisde "görünmeyen yüzük" deformitesi..

Bu nadir rastladığımız, ilginç bir deformite..

Hemen sorunun ne olduğunu anlatayım: penis büyütme ameliyatında bazen kalınlaştırma için yağ enjeksiyonu yaparken penisin bir bölgesinde cilt esnemez ve sanki görünmeyen bir yüzük varmış gibi bir bölge, halka şeklinde dar kalır. Penisin gövdesinde diğer alanlar kalınlaşırken, o halka şeklindeki bölge dar kalır; sanki görünmeyen bir yüzük, kalınlaştırma sırasında oranın kalınlaşmasını engellemektedir. Bu çok nadir rastladığımız bir sorun. 2004 den 2020 ye kadar sadece 4-5 hastada bu soruna denk geldik. Bir hasta hariç, diğerlerinde ameliyat öncesinde yaptığımız muayenede bu sorunun hiç bir ipucu yoktu. Yani bu sorunun olacağını ameliyattan önce yapılan muayenede anlamak pek mümkün değil. Sadece bir hastada yaptığım muayenede penis gövdesinde bir bölgede hafif bir incelik farkettim ve hastaya ameliyatta böyle bir sorunla karşılaşabileceğimizi söyledim. Ameliyatta da tahmin ettiğim gibi penis gövdesinde bir alan, görünmez bir yüzük varmış gibi, çepeçevre dar kaldı.

Bu sorunun tamamen penis cildinden kaynaklandığını düşünüyorum. Ciltte o bölgede bir gelişim sorunu oluyor ve halka şeklinde bir alanda cilt esnemiyor. Bu durum, penisde doğuştan olan hafif formda bir amniyotik band bile olabilir. Amniyotik band, genellikle doğuştan olan, parmaklarda, kol ve bacaklarda olan bir boğumdur. Hastanın parmaklarını, kollarını yada bacaklarını sanki görünmeyen bir ip sıkıyormuş gibi bölge bölge darlıklar olur. Hatta, anne karnında bebek gelişirken bu amniyotik bandlar çok sıkı olursa, parmaklarda, kol yada bacaklarda kopmalar bile olabilir. Penisde karşılaştığımız bu ciltteki dar (esnemeyen) alanların hafif formda amniyotik band olma olasılığı bile var.

Eğer penis büyütme ameliyatında bu soruna rastlamışsak ve görünmeyen bir yüzük varmış gibi bir bölgede çepeçevre darlık oluşmuşsa bunun çaresi, aradan en az 6 ay geçtikten sonra ikinci bir yağ enjeksiyonu yapıp o bölgedeki cildi esnemeye zorlamaktır. Genellikle görünüm düzelir...

KESİN VE NET! İnternette o kadar çok yalan yanlış bilgi dolaşıyor ki, doğrusunu anlata anlata dilimde tüy bitti.. Buraya tekrar, madde madde yazıyorum...

Asıcı bağın kesilmesinden korkmayınız! Asıcı bağın kesilmesi, penisde düşüklüğe, küskünlüğe, eğriliğe, hissizliğe, kısırlığa veya döviz kurlarının fırlamasına yol açmazzzz!!!...

Penis büyütme ameliyatı usulüne uygun yapılırsa komplikasyon ihtimali olmayan bir cerrahidir. Penis büyütme ameliyatında penis dokusuna dokunmuyoruz ki! Uzatmak için arkasındaki asıcı bağ kesiliyor, kalınlaştırmak için de ciltaltına yağ enjeksiyonu yapılıyor. Penisin erektil dokusuna, damarına, sinirine, saçına, başına dokunmuyoruz. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmazsınız..

Penisin altından yapılan, asıcı bağın kesilmediği bir penis büyütme ameliyatı yoktur. Büyütme derken cetvelle ölçebileceğiniz fiziki büyümeden bahsediyorum. Penisin altından yapılan penoscrotal web düzeltmesi bir uzatma yöntemi değildir, penis dokusunda dışarıdan ölçülebilir bir milim bile uzama sağlamaz, sadece penis uzamış gibi görünür. Asıcı bağın kesildiği uzatma ameliyatı ile penis dokusu dışarı kaydırıldığından gerçek anlamda uzama sağlanır. Gerçek penis uzatma ameliyatı bir ilüzyon (göz aldanması) ameliyatı değildir. Yani, adam gibi uzama istiyorsanız penisin dibindeki, sırt kısmındaki o asıcı bağ kesilecek kardeşim!.. Biz klasik teknikteki gibi 100% kesmiyoruz gerçi, 80% kadar kesiyoruz asıcı bağı...

Ameliyatta yapılan uzatma ve kalınlaştırmaya bağlı olabilecek en can sıkıcı komplikasyon, yağın fazla verilmesine bağlı olarak ereksiyonun zorlaşması olabilir. Hastada ameliyattan önce de ereksiyon çok sıkı olmuyorsa; hastada bir ereksiyon sorunu varsa, penis çevresine aşırı yağ verildiğinde penise dolarak ereksiyon olmasını sağlayan kan, penisdeki damarlara dolamamaktadır. Hastada ameliyattan önce varolan ereksiyon zorluğu bariz hale gelmektedir. Bu, tamamen penise dolan kanın basıncının, penis çevresine enjekte edilen yağın direncini kıramamasından kaynaklanıyor. Bu sebeple, penis çevresine aşırı yağ enjekte edilmesini tavsiye etmiyorum. Biz genellikle bir seansda 60-70 cc. yi geçmiyoruz. Bu miktar son derece güvenli bir miktardır. Ayrıca hastada ereksiyon zorluğu varsa, penis büyütmeden önce bu ereksiyon zorluğunun tedavi edilmesini tavsiye ediyorum.

Bu ameliyatla ilgili olarak son 1 yıl içinde 2 ölüm haberi basına yansımıştır. İlk olayda hastada kalınlaştırma amacıyla enjekte edilen yağ, iğne ile enjekte edilmiş ve damar içine verilmiştir. Gerçekten çok cahilce bir hareket olmuş. Biz bu enjeksiyonu ucu yuvarlak ve kapalı (mermi ucu gibi), deliği ise uca yakın, yan tarafında olan kanüllerle yapıyoruz. Bu kanüllerin damara girip yağın damar içine verilmesi imkansızdır. Bu açıdan doğru teknikle yapıldığında bu ameliyatlar son derece güvenlidir. İkinci vakada ise daha ameliyata başlanmadan, narkoz sırasında şiddetli bir ilaç allerjisi sonucu hasta hayatını kaybetmiş (anaflaktik şok). Hastanın zengin birisi olması ve yapılacak ameliyatın penis büyütme ameliyatı olması sebebiyle olay basına bu şekilde yansımıştır; yoksa ki hasta daha ameliyata başlanmadan kaybedilmiş. Bu ikinci vakada ölümün penis büyütme ameliyatı ile hiç ilgisi yok aslında. Tamamen bir anestezi ve allerji komplikasyonu... Bu iki haberin linklerini hemen aşağıda paylaşıyorum:

1) İlk ölüm vakası Hastanın ölüm sebebi, yağın yanlış teknik ile damar içine verilmesi

2) İkinci ölüm vakası Hastanın ölüm sebebi, anestezi ilacına aşırı allerjik reaksiyon. Penis büyütme ameliyatı ile alakasız. Hasta, henüz ameliyata başlanmadan, anestezi ilacı enjekte edilirken kaybedilmiş.

"Kalınlaştırmada enjekte edilen yağın 40% ı eriyormuş... Öyle diyorlar hocam..." Yahu kim diyor bunu! Hastaların hepsi ikiz mi? İnsanlar tek tip değildir. Bünye diye bir şey var. Evet, enjekte edilen yağda bir miktar erime olacaktır ama bu 0% ile 100% arasında değişir. Kişiden kişiye o kadar çok değişir ki, böyle 40% gibi bir oran veremezsiniz. Bu konuyu uzun uzun "Penis kalınlaştırma videosunda" anlattım. Kabaca yağın tutmasını-erimesini 2 faktörün belirlediğini söyleyebilirim: Göbekten, bel yanlarından alınan yağın kalitesi ve ameliyattan sonra ilk 3 hafta içinde ilişkiye girilip girilmemesi (ilk 3 hafta içinde penis üzerinde hareket olmaması gerekiyor, bu yüzden 3 haftalık bir cinsel perhiz öneriyoruz hastalara).. Bahsettiğim videoyu izleyiniz..

Bazı hastalar da ameliyattan sonra 3 hafta ilişkiye girmemelisiniz deyince "Hocam, daha iyi olacaksa 6 hafta da girmem" diyor.. Böyle yapmayın! Çok yanlış!. Penis uzun süre ereksiyona gelmezse ufalır. Penisde küçülme olur. Örneğin ciddi şekilde yaralanmış, yada beyin kanaması geçirmiş hastalar bazen yoğun bakımdan aylarca çıkamaz. Bazen bu hastaların uzun süre uyutulması gerekir. Bu hastalarda penis uzun süre ereksiyona gelmediğinden küçülür. Bu yüzden cinsel perhizi daha iyi olur diye 3 haftadan fazla uzatmayın. Üç haftalık süre, enjekte edilen yağın tutması için yeterlidir, o süreyi uzatmayın. Unutmayın işleyen demir (penis) ışıldar!..

Bana hala asıcı bağ kesilirken şu sinir yaralanmaz mı, şu sinirin yaralanma ihtimali yok mu diye soran doktor arkadaşlar var.. Artık bu bir daha sorulursa çığlığı basıcam ha! Arkadaşlar, asıcı bağ, penisin tam dibinde ve ORTA HATTA!.. Asıcı bağı keserken sağ ile, sol ile işimiz yok.. Sağdaki soldaki damar, sinir, sperm kanalı, bizi ilgilendirmiyor. PENİSİN SIRT, DİP KISMINDA, TAM ORTA HATTA ÇALIŞIYORUZ, ORADA DA NE DAMAR, NE SİNİR VAR.. Lütfen hala sorunuz varsa bir anatomi kitabına bakın ya!.. Bana soruyorlar "abi pudental siniri nasıl koruyorsun?" diye.. Pudental sinir teee nerede ya! O sinirin uzantısı olan dorsal penis siniri de penisin kendisini kesmediğiniz sürece sorun yaratmaz. Unutmayın, bu ameliyatta penisin kendisine aslında bıçak vurulmuyor. Penis, erektil dokusu, damarları, sinirleri ile tümden blok olarak (bütünlüğü bozulmadan) dışarı kaydırılıyor. Bu yüzden herhangi bir dokunun yaralanma riski yoktur.. Naapmalıyız? Anatomi kitaplarına bir göz gezdirip anatomi bilgilerimizi tazelemeliyiz.. ;-)