Rasputin... Penis müzesi... Japonların penis festivali... John Holmes... Mick Blue... Viagra'nın hikayesi... AVN... Prezervatifin tarihçesi...

Genital organlara takılan piercing uygulamaları günümüzde vücut dekoratif uygulamaları ve vücut modifikasyonları arasında bile ekstrem bir noktadadır. Bu uygulamaların özel isimleri vardır.

Prens Albert piercingi: 1825 yılında İngiltere kraliçesi Victoria ile evlenecek olan prens Albert, penisinin ucuna piercing taktırmıştı. O yıllarda erkelerin kıyafetleri çok dardı ve cinsel organları kıyafetten belli oluyordu. Bu yüzden penisi sağa yada sola çekerek giyinmek gerekiyordu. Prens Albert, pantolununun içine bir halka taktırdı, penisinin ucuna bir piercing taktırdı ve böylece giyinirken penisini pantolonundaki halkaya asarak sağa, sola çekme işini halletmiş oldu. Bu uygulama sonraları moda oldu ve terziler pantolon diktikleri müşterilerine pantolon içine takacakları halkayı sağa mı, sola mı istediklerini sorar oldular.. Bu piercinge o zamandan beri prens Albert piercingi denmektedir.

Foreskin piercing: sünnet derisine takılan piercingdir..

Apadravya: penis ucuna dikine takılan çubuktur..

Ampalang: penis ucuna yatay takılan çubukdur..

Hafada: testislere takılan piercingdir..

Guiche: Perineye takılan piercingdir..

Lorum: penisin scrotumla birleştiği yerde, penisin altına yapılan piercing..

Dydoe (kralın tacı): penis başının dibine, dikine yapılan piercing..

Sigurður Hjartarson tarafından 1997 yılında İzlanda'da (Reykjavík) kurulmuş olan dünyanın tek penis müzesi, 93 farklı hayvan türünden 280 parça örnek içeriyor. 2011 yılında müzede sergilenen örnekler arasına bir bağışçıdan alınan insan penisi de eklenmiş.

Müzedeki en büyük penis, 170 santim boyunda bir mavi balina penisidir.

En küçük penis ise ancak büyüteçle görülebilen 2 milimetrelik bir hamster penisidir.

Müze, boğa testisinden yapılmış abajurlarla aydınlatılıyor.

Müzenin sitesine buradan ulaşabilirsiniz..

Boğa penisinden yapılmış kamçı:

Fil penisi:

Bazı hayvanların penisinde kemik bulunuyor. Penisin büyüklüğüne paralel olarak kemik de büyük olabiliyor:

Rasputin (Grigori Rasputin) 1869 - 1916 yılları arasında yaşamış, Rus saraylarının önemli bir figürü idi. Aslında bir keşişdi ama saray yönetiminde söz sahibiydi. Lakabı "Deli keşiş" idi. Rus çariçesinin ve saraydan bir çok kadının sevgilisi olduğu biliniyor.

Çocukluğundan beri bazı kehanetlerde bulunurdu. Bu kehanetleri gerçek çıktıkça çevresi tarafından üstün güçleri olduğu düşünülerek saygı görmeye başlamıştı. Bunun üzerine ailesi din eğitimi almak üzere Rasputin'i bir manastıra göndermişti. Burada kehanetlerine devam eden Rasputin, kısa sürede keşiş oldu. Rasputin 1886 - 1901 yılları arasında Rusya'yı, Avrupayı ve hatta Kudüs'ü gezdi.

1904 yılında çar Romanov'un küçük oğlu Aleksi'nin hemofili olduğunu öğrendi ve çocuğu kendisinin tedavi edebileceğini iddia etti. Tedavide başarılı olunca sarayda popüleritesi oldukça arttı. 1905 yılında 1. dünya savaşının yaklaştığını ve bolşevik devriminin olacağından söz etti ve yine haklı çıktı.

Uzun boyu, mavi gözleri, etkileyici hitabeti sayesinde saraydaki kadınların gözdesi idi. En başta da çariçe Aleksandrova'nın..

Saraydaki nüfuzu ve çariçe Aleksandrova üzerindeki etkisi gitgide artan Rasputin yavaş yavaş bazı çevrelerin nefretini kazandı. Sonunda bir gün prens Yusufov tarafından bir yemeğe davet edildi ve siyanürle zehirlendi. Ama rasputin kolay kolay ölmeyecekti.

Ölüm hikayesi şöyle: 1916 yılında prens Feliks Yusufov, Rasputin'i zehirler, ellerini ve ayaklarını bağlatıp işkence yapar. Siyanüre rağmen ölmeyen Rasputin'i başından silahla vurur. Yetmez, yanındaki soylularla birlikte Rasputin'in penisini keserler. Rasputin'in öldüğünü düşünerek odadan çıkan prens ve adamları, odaya döndüklerinde 2 metrelik Rasputin'i ayakta bulurlar. Pencereden bahçeye atlayarak kaçmaya çalışan Rasputin sırtından da vurulur ve öldüğü düşünülerek Neva nehrine atılır. Aslında Rasputin nehre atılırken bile yaşamaktadır. Daha sonra nehirden çıkarılan Rasputin'in cesedine otopsi yapılır ve ölüm sebebinin boğulma olduğu ortaya çıkar. Gömülen ceset bir süre sonra mezarından çıkarılır ve yakılır. Rasputin artık kesin kes ölmüştür.

Bir saray görevlisi, Rasputin'in kesik penisini, Rasputin'in eski bir sevgilisi olan bir hizmetçiye verir. Yıllarca penis, kadife mendile sarılı olarak ahşap bir kutuda saklanır. 1920 lerde müritleri kadın olan bir tarikatta bulunduğu, sonra yine kaybolduğu ve 1968 de paris'de ortaya çıktığı söyleniyor. Bugün St. Petersburg'da bulunan Rus erotik müzesinde sergilenmektedir.

Penis boyunun 30.5 santim olduğu, hatta bu boya "Bir Rasputin" diye isim takıldığı belirtiliyor.

Rasputin'in ölümünü aslında İngiliz istihbaratı planlamış, Rusya sarayındaki bir İngiliz ajan, sarayda Rasputin'e karşı oluşan nefreti kullanmıştır. Bu bilgiler kesindir çünkü cinayeti planlayan İngiliz ajanın günlüklerinde yazılıdır.

Bu festivaller (Nagoya'daki hounen matsuri, Nagaoka'daki hodare, Kawasaki'deki kanamara matsui), bereket ve evlilikte mutluluk için yapılıyor. Aslında Japonya'nın bir çok bölgesinde farklı penis festivalleri düzenleniyor. Bu festivallerde yeni evli (son bir yıldır evli olan) kadınlar, devasa bir penis heykelinin üzerine oturuyor, penis şeklindeki heykeller, tahtrevanlarla tapınaklara taşınıyor, penis şeklinde şekerlemeler dağıtılıyor. Aslında bir nevi bizdeki mesir macunu festivaline benziyor diyebiliriz..

İki metrelik penis heykellerinin üzerine oturmanın, dokunmanın, genç kızlara evlilikte başarı ve mutluluk getireceğine inanılıyor.

Bu festival, genellikle bahar aylarında yapılıyor. Bunun sebebi, baharın doğanın canlanmasını ve yeni doğumları temsil etmesi olduğu söyleniyor.

John Holmes (gerçek adı John curtis estes) (1944-1988), yetişkin sineması tarihinin en ünlü erkek oyuncularındandı. Tahmin edeceğiniz gibi ünü iri penisinden kaynaklanıyordu. Bir çok kaynağa göre penis boyu 13-13.5 inch (33-34 santim) idi. Gerçi bu ölçümün gerçekten yapılıp teyid edilmediğini belirtmek gerekir. Daha çok filmlerinden göz kararı yapılmış bir ölçümdür.

Yüzlerce belgeselde referans olarak gösterildi, hakkında 2 hollywood filmi ve 2 belgesel çekildi (birini aşağıdaki videolarda izleyebilirsiniz)

Üç yıl ABD ordusunda, batı almanyada görev yaptıktan sonra 1963 de Los Angeles'a döndü (Californiya! Bugün bile ABD de porno endüstrisinin merkezi!). Pazarlama, ambulans şöförlüğü, fabrika işçiliği gibi bir çok işte çalıştı. 1971 yılında ilk yetişkin filmini çekti (Johnny wadd karekteri ile.. Bu filmler daha sonra seriye döndü..) Bir belgeselde kariyeri boyunca 14bin kadınla birlikte olduğunu belirtmiştir. 1986 da HİV + teşhisi konduktan sonra italyada 2 film daha çekti. O dönemde filmlerdeki rol arkadaşlarına HİV+ olduğunu söylememişti (rol arkadaşlarından biri de daha sonra İtalyada parlamentoya giren Ciccioliana idi.. Daha sonra Ciccioliana da HIV+ oldu..). Bu durum daha sonra çok tepkilere yolaçtı.

Çok para kazandığı dönemde uyuşturucu bağımlısı oldu. Hatta film çekmeyi bir ara bıraktı. O kadar çok uyuşturucu kullanıyordu ki, bir uyuşturucu kralına borçlandı. Adamı öldürmek için evine arkadaşları ile baskın yaptı. Başarılı olamayacağını anlayınca arkadaşlarının öldürülmesine yardımcı olup olaydan yırttı.. Mahkemede delil yetersizliğinden ceza almadı..

1988 yılını hastanede AIDS komplikasyonları ile boğuşarak geçirdi. Vefat ettikten sonra cesedi yakıldı.

John holmes hakkında bir hollywood filmi: Wonderland Filmde Holmes ın son yılları konu alınmış...

John holmes ın hayat hikayesinden esinlenilerek çekilmiş diğer film; Boogie nights..

Mick Blue ya ayrıca yer vermek istedim, çünkü 2018 de AVN de hem Mick Blue ile, hem de eşi Annike Albrite ile tanışıp sohbet etme şansını bulmuştum. İkisi de yetişkin film oyuncusu olup harika bir aile yaşamları var. Ayaküstü yaptığımız sohbette de ilk intibam ikisinin de harika insanlar olduğu şeklinde. AVN den dönünce ikisini de instagramdan takip etmeye başladım ve ne kadar normal bir yaşamları olduğunu gördüm. Bir çok insana garip gelecek bir yaşam tarzları var. Gerçi evli yetişkin filmi oyuncularının her biri böylesine şaşırtıcı normal yaşamlar sürüyor.

1976 Avusturya doğumlu (gerçek adıyla) Michael Omelko, yetişkin filmleri oyuncusu, yönetmen ve otomobil yarışcısıdır. Kendisi gibi yetişkin filmleri oyuncusu olan Annike Albrite ile evlidir. Annike Albrite 2018 de üniversiteden mezun olmuş ve aynı yıl içinde de bir bebekleri olmuştur.

Mick blue, jiu-jitsu da kahverengi kemer sahibidir.

2015 yılında eşi ile birlikte en iyi oyuncu ödülünü alarak AVN tarihinde karı-koca olarak bu ödülü alan ilk çift olmuşlardır..

2017 de başladığı otomobil yarışı kariyeri boyunca yarışlarda derece alarak bir çok ödül almıştır..

Açık söyliyeyim, ben 2018 de AVN e giderken bir ikisi dışında oyuncuların hiç birinin ismini bilmiyordum, ama maşallah halkımız hepsini yakından tanıyormuş.. Bana her dakika bir sürü mesaj geliyordu "abi falan falan da orda mı?" "falan falan da gelmiş mi?" diye.. Oha dedim ya! Halkımız bu yetişkin filmleri oyuncularını yakınen tanıyor, hatta evli mi değil mi, ne zaman evlenmiş, boşanmış, hepsini yakından takip ediyordu..

Bense AVN e ilk gittiğim sene kimseden haberdar değildim.. Mick blue yu sima olarak tanıyordum ama adını bilmiyordum. Baktım, bir stantta eşi ile öylesine takılıyorlar (o sırada Annike Albrite ın eşi olduğunu da bilmiyordum). Adamcağız bence hakkettiği ilgiyi görmüyor. Rocco Siffredi, yanında korumaları, asistanları, eşi ile grup olarak dolaşıyor ve iki çift laf edip konuşmak çok zor (gerçi onunla da iki çift laf sohbet etmeyi de başardım). Rocco Siffredi tam bir rockstar gibi.. Mick Blue ise yalnız takılıyordu..

Uzaktan parmağımla işaret edip "Heeyyy! Man! I know you!" dedim.. Acaip sevindi.. Hemen yanına çağırdı ve ayaküstü bir kaç laf ettik.. Annike Albrite ın eşi olduğunu orada öğrendim.. İkisi de çok cana yakın insanlar. Kesinlikle Rocco Siffredi deki rockstar havaları yok..

Viagranın icadı, bilim tarihinin en ilginç hikayelerinden biridir. Tahmin edeceğiniz gibi Viagra, tesadüfen bulunmuş bir ilaçtır (aynı Botox gibi!).

1998 yılında Pfizer tarafından piyasaya sürülen Viagra, kelimenin tam manası ile devrim yaratan ilaçlardandı.. Aspirin ve Botox gibi...

Pfizer, aslında bir tansiyon ilacı üzerinde çalışıyordu. Yapılan klinik denemeler pek iyi gitmiyordu. Yaşlı hastaların tansiyonlarındaki düşüş tatmin edici değildi. Söylenene göre Pfizer, kullanmaları için ilacı verdikleri deneklerden geri toplayıp araştırmaya son vermek istemiş ama deneklerin bazıları ilaçları geri vermek istememiş. Sebep ise aslında tam da Pfizer ın istediği etki imiş.. Viagra aslında bir azot bileşiğidir. İstenen etkisi azot bileşiği içeriğinin damarlarda genişleme yapıp tansiyonu düşürmesiydi; ama Viagra, tansiyonu etkileyecek şekilde damarları genişleteceğine, asıl olarak penis damarlarında etkili olmuştu. Denekler, ereksiyona yolaçtığı için hapları geri vermek istememişti.

Piyasaya verilmesinden 15 yıl sonra uluslararası patentinin kullanıma açılmasıyla bir çok benzeri de üretildi (ABD içi patent süresi ise 2020 de bitiyormuş). Hatta kalp üzerine etkileri daha az, daha güvenli muadilleri üretildi. Yine de bu ilaçların tam doz ve aşırı kullanımına bağlı ölüm, sağırlık ve körlük gibi yan etkileri halen var.

Viagra ve benzerleri hakkında bilgilendirici bir video:

AVN, A.B.D. Las vegas da her yıl ocak ayının sonunda Hard rock hotelde gerçekleştirilen bir porno fuarı ve porno filmleri ödül törenidir. AVN, porno film sektörüne yönelik bir dergi olan Adult Video Network ün kısaltmasıdır; fuarı Adult Video Network dergisi gerçekleştirmektedir. Adult video network dergisi bu ödülleri 1984 den beri vermektedir; 2008 den beri de her yıl Las vegas da gerçekleştirilen ödül töreni ile verilmektedir. Son yıllarda AVN in en büyük sponsoru ise MyFreeWebCams dir.

AVN e gidene kadar bu fuar hakkında hiç bir fikrim yoktu. Porno oyuncuları ile tanışacağımı biliyordum ama hepsi o kadar. İlk olarak 2018 de; ikinci olarak da 2020 de gittim. O kadar çok şey öğrendim ki, porno olayına bakışım tamamen değişti.. Ulen, insanın pornoya ne bakışı olabilir ki diyorsunuz değil mi? Madde madde yazayım, okuması kolay olsun.

Bu arada 2018 de ilk gittiğim sene dönünce bu gezimi underground bir dergi olan Takas pazarında ayrıntısıyla yazmıştım. Hatta o kadar ayrıntıya girmiştim ki, iki porno yıldızını nasıl "götürmeye" çalıştığımı ve neler olduğunu bile yazmıştım Takas pazarında.. Dergide yazım 10-12 sayfa yer kaplamıştı. Çok merak eden, Takas pazarının 8. sayısını bulup okuyabilir. Burada özet geçeceğim..

Hemen aklınızdaki soruya cevap vereyim: porno oyucuları fuhuş yapmıyor. Size ne kadar garip gelse de porno film çekmekle fuhuş yapmak tamamen farklı şeyler. Tanınmış büyük firmaların oyuncuları aslında bayağı kapalı bir topluluk. Filmleri birbirleri ile çekiyorlar, bir çoğu yine porno sektöründen biri ile evli, yada sevgili.. Birinin eşi, bir başkasının eşi ile film çekebiliyor, çünkü bu bir iş.. Evet, onların gözünde porno film çekmek tamamen bir iş.. Hatta 2018 de AVN de duvarda kocaman bir yazı vardı: SERIOUSLY FUCKING BUSSİNESS.. İşte bu söz bence herşeyi özetliyor. Porno sektörünün, hollywood film sektöründen sadece ve sadece tek bir farkı var: Hollywood genelde ailecek izleyebileceğiniz filmler çekerken, porno film sektörü sadece cinsel ilişki üzerine filmler çekiyor. Başka hiç bir farkı yok!..

Herkes bana yüzlerce porno yıldızının ortasına gittiğim için hiç birini "götürüp götürmediğimi" soruyor.. Böyle bir şey aklınızın ucundan geçmesin. AVN'e girerken bir taahütname imzalıyorsunuz. Bu belgede tüm kısıtlamalar net bir şekilde yazılmış. Hiç bir oyuncuyu rahatsız edemiyeceğiniz, ırkı, fiziksel bir özelliği vs ile ilgili bir imada bulunamayacağınız yazıyor. Belgede "stalking" in de yasak olduğu yazıyor. Yani bir kıza fazlaca takılıp onu rahatsız ederseniz bu da AVN den atılma sebebi.. Bu yüzden cinsel ilişki iması, derhal güvenlik görevlilerince yaka paça dışarı atılmanızla sonlanır. AVN ödül töreni tamamen oscar ödülleri kalitesinde bir organizasyon. Diyelim ki oscar ödüllerine davetiye buldunuz, gittiniz.. Merdivenlerde Nicole kidman'a rastladınız.. Nicole kidman'a seks teklif edebilir misiniz? Açık söyliyeyim, ağzınıza sıçarlar.. AVN de de aynısı olur.. Porno filmi çekmenin ortaya film şeklinde bir ürün getiren bir iş olduğunu unutmayın. Porno filmi çekmek ve fuhuş yapmak tamamen alakasız şeyler. Bu yüzden AVN de bir porno yıldızını götürürüm diye beklemeyin. Buradakilerin çok acaip bir ahlak anlayışı var. Kadın evli olabiliyor. Kocası bu sektörden olmayabiliyor. Gündüz film çekip akşama evine, kocasına dönebiliyor. Gerçekten acaip.. Nasıl bu kadar ayrıntılı biliyorsun derseniz 2018 yılında ilk gittiğim sene bir çoğu ile sohbet etme olanağı buldum. Bu arada not düşeyim, bu pornocular sohbeti çok seviyorlar. Sen sor, onlar saatlerce anlatır. Ev hallerini, kocalarını vs bol bol anlatıyorlar. Mesela 2018 de Lisey sweet ile bol bol sohbet etmiştim. Bana kocasından falan bahsetti. Adam sağlık sektöründe çalışıyormuş. 2020 de kocası da vardı AVN de.. Gerçekten ilginç hayatlar..

AVN çok acaip bir deneyim oldu benim için. Tüm erkeklere bir kez olsun gitmelerini tavsiye ederim. Kötü yanı, her taraf çırılçıplak porno yıldızı dolu iken, aksiyonun olmaması.. Sadece yanyana fotoğraf çektirip tanışabilirsiniz. Fazlasını aramayın.. Ben yüzden fazlası ile birebir tanışıp sohbet edebildim. Ama ne yalan söyliyeyim, bu sene 2020 de ikinci gidişimde ilk gittiğim senedeki kadar eğlenmedim..

En iyisi bir kaç fotoğraf da paylaşayım.. Şöyle en kapalı olanlardan bir kaç tane..

Bence AVN, her erkeğin en azından bir kere gidip deneyimlemesi gereken bir tecrübe. Takas pazarı dergisinin 8. sayısını bulabilirseniz orada son derece ayrıntılı anlattım; o yazı tam bir kılavuz oldu. Hani yeryüzündeki cennet derler ya, AVN işte erkekler için bir cennet. Zaten, enteresandır, AVN in gerçekleştiği Hard rock otel de Paradise bulvarı üzerinde.. Hahahaa!.....

Prezervatifin hikayesi sandığınızdan daha eskiye uzanıyor..

Tarih boyunca çeşitli maddeler prezervatif olarak kullanılmış; örneğin keçi mesanesi, koyun barsağı, yağlı ipek kağıt, kaplumbağa kabuğu, boynuz.. Evet, son iki yazdığım doğru. Ne şekilde kullanılmışlar bilemiyorum ama kaplumbağa kabuğu ve boynuzun prezervatif olarak kullanıldığı tarihsel bir gerçek..

Penis başını kapatan, bugünkü prezervatiflere benzeyen maddeler ilk olarak 15. yüzyıldan önce uzak doğuda kullanılmaya başlanmış.

Charles Goodyear, 1839 yılında kauçuğu işleme prosesini keşfediyor; 1844 yılında bunun patentini alıyor. 1855 de ilk kauçuk kondom üretiliyor, 1850 lerin ikinci yarısında ise bir çok condom firması üretim yapmaya başlıyor.

1930 yılından beri prezervatif yapımında latex kullanılmaktadır.

İlginçtir, 20 yüzyılın ortalarına kadar bir çok ülkede prezervatif kullanımı yasakmış; hatta İrlanda da ancak 1990 lı yıllarda serbest bırakılmış.

Günümüzde latex den daha elastik, daha ince ve sağlam olan Duran maddesi, prezervatif üretiminde kullanılmaktadır.

Hindistanda prezervatif üretimi tamamen devletin kontrolündedir.

Op. Dr. Oytun İdil (Plastik, estetik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanı)

• Whatsapp: +90 533 569 0649    +90 553 985 8087
• E-mail: oytunmd@gmail.com
• Op. Dr. Oytun İdil: +90 533 569 0649
           +90 505 296 5569
• Asistan: +90 553 985 8087
• Muayenehane: +90 212 296 3656
           +90 505 137 1393
• Adres: Halaskargazi mah. Rumeli cad. No:3 D:1
  Nişantaşı, şişli - Istanbul / Türkiye